ATATÜRK  KÖŞESİ

Hayatı
İlkeleri

Devrimleri

Kronoloji

Vecizeleri
Linkler

İstiklal Marşı
10.Yıl Marşı
Gençliğe Hitabesi
Basında Atatürk
Fotoğraf Albümü

Anılarla Atatürk

                                    *** Egitim Portali Sayfasına Hoş Geldiniz...   Giriş or Kayıt Ol. ***        
Egitim Portali
  Giriş or Kayıt Ol
Ana Sayfa         Yönetim          Forum         Sohbet Odası            İletişim

SİTE İÇİ ARAMA


MODÜLLER

Atatürk'ün Hayatı

Web Yöneticisi

İletişim

E-Devlet

Gazeteler

Sevgili Peygamberimiz

Sifali Bitkiler

Rüya Tabirleri

Burçlar

Forum

Nutuk

Tr.Tanıtım

Çocuk Oyunları

Komik Resimler

Gif Arşivi

SON DAKİKA HABERLERİ
YAZI KATAGORİ
· Anılarımız(6)
· Makaleler(19)
· Kültür-Sanat(2)
· Bilim Teknik(12)
· Edebiyat(9)
· Söyleşiler(4)
· iLgİnÇ NoTLaR(12)
· Masal ve Hikayeler(4)
ÇEŞİTLİ LİNKLER

 *  T.C. Kimlik Numarası

 *  Türkiye Tanıtım

 *  Tarihta Bugün

 *  Eğitim Siteleri

 *  Çesitli Linkler

 *  Şehirlerarası Tlf Kodu

 *  Uluslarrası Tlf Kodu

 *  Hava Durumu

 *  Trafik Yol Haritası

 *  Motorlu Taşıtlar Vergisi   

 *  Emeklilik Sorgulama

BÖLGELERİMİZ

 

İllerimizi Tanıyalım

 

 

DÖKÜMANLAR

  Kanunlar

  Yönetmelikler

  Tebligler Dergileri

  Resmi Gazete

NAMAZ VAKTİ
ALTIN FIYATLARI

ÇANAKKALE’DE ZAMAN

Tarih insanların önünde bir engel olmaktan ziyade gençliği dolayısıyla geleceği ileriye taşıyan aydınlık bir yoldur. Üstad Akif : Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar - Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdiŞ'... derken tarihin oldu bitti bir nostaljiden ibaret olmadığını bilakis tarihin aydınlık geleceği, modernliği bulmanın bir yolu olduğunu vurgulamıştır.Tarih anlayışının dün ile sınırlı kalmaması gerektiğini bilen; tarihi, bilinen ilk belgeleriyle anlayan, özümseyen bir toplum geleceği ile ilgili her türlü olayı doğru olarak analiz eder.Tarih bugünü anlamamız, geleceği yorumlamamız için bir rehberdir. Hayatımız boyunca hiç güzel bir şey yapmadıysak, güzel bir şeye şahit olmadıysak ya da bilmiyorsak Çanakkale Savaşları, insanın hayatı boyunca mahrum olduğu bu duyguları fazlasıyla yaşatacak yeterliliğe sahip bir onur abidesidir. Çanakkale savaşları sadece bir savaş değildir. Çanakkale savaşları her iki taraf için de hayata, sevince, hüzne, acıya, merhamete ,hayal kırıklığına, aldanılmışlığa, açlığa, kararlılığa, azme dair dersilerin çok acı bilançolarla öğrenildiği bir meydandır. Başlangıçta düşman kuvvetlerinin donanımlı gemilerine ve teknolojinin son ürünü olan savaş mühimmatlarına güvenerek, Türklerin kendilerini gördüklerinde soluğu Orta Asya’da alacaklarına dair küçümseyici düşünceleri, Türk askerinin akla mantığa sığmayan ancak maneviyatla ifade edilebilecek çabalarıyla hayal kırıklığına dönüşecekti.böylelikle Çanakkale savaşlarının ilk ayağı olan deniz savaşları onlar açısından tam bir fiyaskoyla sonuçlanacaktı. Dünyanın en büyük ve güçlü filosu Türk askerinin maneviyatının, inancının yenilgisine uğramıştı. 17 Mart gecesi Nusret Mayın gemisi ile boğazın serin sularına yerleştirilen mayınlar savaşın kaderini etkileyen önemli bir faktör olarak tarih sayfalarında yerini bulacaktı. 257 kiloluk topu tek başına topun namlusuna sürerek Queen Elizabeth gemisini yaralayan ve geminin geri çekilmesine neden olan Seyit Ali Onbaşı’nın heykeli boğazın mavi sularına aynı o günkü canlılığı ile azmi ile bakacaktı. Çanakkale savaşları büyük bir Türk zaferini dünya tarihine geçirmekle beraber büyük bir komutanın da dünya tarafından tanınmasına vesile olmuştur. Bu komutan Anzak askerlerinin Arıburnu çıkarmasını fark ederek Kocaçimen Tepe’de 27. ve 57. alay kuvvetleri ile Anzakları durduran ve askerlerine şu ünlü emri veren Kurmay Yarbay MUSTAFA KEMAL ATATÜRK idi: “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler komutanlar kaim olabilir.” Yine burada Mustafa Kemal ‘in göğsündeki saate bir şarapnel parçası isabet edecekti. İşte bu saat, sadece M. Kemal’in kendi hayatını değil büyük bir milletin de istikbalini kurtaracaktı… Çatışmalar sonunda 57. Alayın tümü şehit olacaktı… Türk milleti ve tarihi, o günleri unutmayacak şiiriyle, türküleriyle, ağıtlarıyla, anıtlarıyla o günleri ebedi kılacaktı. Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsınŞ ”Gömelim gel seni tarihe!” desem sığmazsın. Mehmet Akif ERSOY Gelibolu yarımadasının ucunda bulunan, dört adet 40 metre uzunluğunda ayağın üzerine oturtulmuş kare biçimli bir tabladan oluşan anıt, Çanakkale savaşlarında şehit olan gençlerimize adanan bir anıt olarak boğazın hakim tepesinde yerini alacaktı.. Japonlar, ilkokula başlayan çocuklara önce teknolojinin son dünyası ile tanıştıran geziler düzenleyip ardından onları Hiroşima ve Nagazaki’ye götürüp atalarının ne acılar yaşadıklarını gösterirler ve onlara eğer çok çalışıp siz bu teknolojinin daha iyisini daha gelişmişini yaparsanız, vatanınızı yüceltir güçlendirirseniz kimse size bu acıları yaşatamaz derler onların anlayacağı en basit en sade en kısa cümlelerle. Cümleler kısa ve sadedir zira onlar gördükleriyle hayatın bu gerçeği ile yüzleşmişlerdir. Bizler de çocuklarımızı atalarımızın aziz hatıralarıyla yüz yüze gelecekleri ortamlarla tanıştırıp onlara aziz Ata’mızın gösterdiği ilerleme yolunda bir ışık, bir bilinç kazandırma yönünde çalışmalar yapmalı bu çalışmaları artırmalıyız. İşte bunlardan biri olan Çanakkale Eğitim Gezileri bulunmaz bir fırsattı elbette. Bu gezi ile beraber bugüne kadar öğrendiğimiz tarih bilgilerini çok daha başka bir boyutta sanki yaşıyormuşçasına iliklerimize kadar hissettik. Yaşadığımız duygu yoğunluğu hüzünle karışık bir gururun yüreklerimizdeki buruk çarpıntısıydı. Dolaştığımız mekanlarda her adım atışımızda yere basmaya kıyamıyor, aziz şehitlerimizin yattığı, kanlarını akıttığı, canları verdiği bu toprakları incitmek istemiyorduk. Sadece çevreyi izliyor anlatılanları dinleyip kederli gözler ve iç çekişlerle yanımdaki öğrenci gurubunu dikkatle inceliyordum. Değişmişlerdi sanki… Zihinlerinde ve yüreklerinde bir şeyleri daha anlamlı kıldıkları, var olan değerlerine değer kattıkları her hallerinden belli oluyordu… Yürüyüşlerinde, bakışlarında, etrafı süzüşlerinde, ellerindeki fotoğraf makinelerini heyecanla sağa sola döndürmelerinde, her şeylerinde bir başkalık vardı… Ebru BOZTÜRK İLHAMİ ERTEM LİSESİ / EDİRNE TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ.

Eklenme: 2005-12-11
_YAZIER
Gönderen: Ebru BOZTÜRK
Hit: 1714
[ Geri Dön | | Bu yazıyı arkadaşına gönder Sevdiklerinize gönderin | Yazdırılabilir sayfa Yazdırın ]


Yazilar ©

Sayfa Üretimi: 0.03 Saniye

| SoftBlue phpbb2 style by Sigma12 © | PHP-Nuke theme by www.nukemods.com Webtasarım Coşkun © |2006